Türk Ceza Kanunu’nda yağma başlığı altında tanımlanan suç aslında cebir veya tehdit kullanılarak hırsızlık yapılmasından ibarettir. Ancak yasa koyucu, Kanun’da bağımsız olarak tanımladığı hırsızlık, cebir ve tehdit suçlarını bir araya getirerek bu suçlardan tamamen bağımsız bir yapıda olan ve ayrı bir ad altında başka bir suç ihdas etmiştir. Bu suç, suçların içtimai şekillerinden biri olan bileşik suça örnek teşkil etmektedir. Kendi içerisinde birden fazla ayrı suçu barındırmasına karşın, fail bunların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, sadece yağma suçunda öngörülen ve yaptığı eyleme karşılık gelen ceza ile cezalandırılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinin birinci fıkrasında “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde yağma suçu tanımlanmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, (13.11.2018, 2016/6-1147E. ,2018/519K.) kararında ise yağma suçu; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanılarak alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde tanımlanmıştır.
Yağma, başka bir kimsenin zilyetliğindeki taşınabilir bir malı fail tarafından uygulanan cebir veya tehdidin etkisiyle suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine rızası olmaksızın son verilmesi ve mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf hakkını kullanmasını olanaksız hale getirmektir. Uygulanan cebir veya tehdit sonucunda taşınır malın alınması veya mağdur tarafından teslim edilmesiyle; yani taşınır mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesiyle suç tamamlanır.
Suçun konusu olarak madde metninde sadece “mal” denilmekle yetinilmiş, taşınır mı taşınmaz mı olacağı hususunda bir açıklık getirilmemiştir. Bu ise öğretide tartışmalara sebep olmuştur. Madde gerekçesinde şöyle denilmiştir: “Hırsızlık suçunda olduğu gibi, yağma suçunda da, taşınır malın alınmasıyla ilgili olarak zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.” Madde gerekçesine bakılacak olursa suçun konusu hırsızlık suçunda olduğu gibi yalnızca taşınır mallar olabilecektir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bir kararında bu hususu açıkça ifade etmektedir.
Yağma suçu icrai hareketle işlenebilen seçimlik hareketli bir suçtur. Seçimlik hareketli bir suç olmasından dolayı ihmali işlenemez. Kanun bu suçun oluşması için iki hareketten en az birinin yapılmış olmasını öngörmüştür: Bu hareketler cebir veya tehditle bir malın alınmasıdır. Cebir, bir kimseye karşı zor kullanmadır fakat bu “zor’’ kullanma fiziki olmak zorundadır. Şayet zor kullanma herhangi bir fiziki temas olmadan mağdurun iradesine yönelik gerçekleşir ise bu yağma suçunun diğer seçimlik hareketi olan tehdit içerisinde değerlendirilir.Öte yandan, yağma suçunda TCK M.148/3 “mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.”
1. Yağma Suçunda Cezayı Ağırlaştıran Nitelikli Haller:
2.Daha Az Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller:
Kasten işlenebilen bir suçtur. Failin bilerek ve isteyerek cebir ve tehditte bulunması gerekmekle birlikte mağdura yöneltilen cebir ve tehdit malın alınmasına veya teslimine yönelik olmalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/6-125E. 2020/341 kararında, “Yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastıyla alınması şart değildir, yararlanma sadece ekonomik menfaati değil aynı zamanda bilgi edinmeyi ve bilginin yok edilmesini de kapsar, somut olayda söz konusu telefonun fotoğrafları silmek amacıyla geçici olarak kullanılma kastıyla alınması durumunda da yararlanma kastı gerçekleştiğinden yağma suçu oluşur” şeklinde belirtmiştir.
Konuta girilerek yağma suçunun işlenmesi halinde ise konut dokunulmazlığının ihlali suçu yağma suçunun ağırlaştırıcısı haline gelir ve yine bir bileşik suç durumu söz konusu olur. Bu durumda da faile ayrıca konut dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı ceza verilmez.Diğer yandan yağma suçunda Kanun’un 43/3. maddesi gereğince zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanamaz. Yağma suçundaki cebir, basit yaralanma ölçüsünde olduğunda suçun unsuru kapsamında olduğundan, faile ayrıca bir de bu suçtan dolayı ceza verilmez. Ancak 149/2. madde gereğince yağma suçunun işlenmesi sırasında ayrıca kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri gerçekleşirse faile ayrıca kasten yaralama suçundan ceza verilir.
Suçun, mağdurun özgürlüğünün kısıtlanarak işlenmesi durumunda ise gerçek içtima hükümleri gereği, fail hem yağma hem kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.
Yağma suçunda birden fazla hukuki değerin ihlali söz konusu olduğundan TCK’nın 42.maddesi kapsamında bileşik suçlar içerisindedir. Bu sebeple yağma suçunda içtima hükümleri uygulanamaz. Çünkü bu suçlarla kişilerin sadece malvarlığı hukuksal değerleri değil aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut bütünlüğü değerleri de ihlal edilmektedir.
Malvarlığına karşı suçlar kısmında TCK’nın 167.maddesinde şahsi cezasızlık sebepleri öngörülmüştür. Fakat yağma suçu hariç tutulmuştur. Koşulları oluştuğu takdirde fail hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.
Şikâyete tabi olmayan yağma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re ’sen yapılacak olup istisnai olarak alacağın tahsili amacıyla yağma suçunun işlenmesi durumunda sonuca göre şikâyetin varlığı aranacaktır.
Bu gibi durumlarda , davanın uzman bir avukat vasıtasıyla takip edilmesi oldukça önemlidir.
Av.Selin TÜRKER
Kaynaklar ;
Özbek,Özer Veli / Doğan, Koray / Bacaksız , Pınar / Tepe , İlker , Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler , 13. Bası Seçkin Yayıncılık , Ankara 2018
Hizmetlerimizin kapsamı ve çalışma şartları hakkında bilgi almayı istemeniz, halinde, sitemizdeki iletişim kanallarından herhangi birini kullanarak bizimle iletişime geçiniz.